Rusya, cinsiyet değiştirme işlemini onaylayan ülkelerle ilgili dikkat çeken bir adım attı. Ülkede, cinsiyet değişikliği yasağını kabul eden ve bu tür uygulamaları yasal olarak geçerli kılan ülkelere evlat edinme yasağı getirildi. Bu karar, Rusya’dan evlat edinmek isteyen yabancı aileler için büyük bir engel oluşturdu. Yeni düzenleme, hem Rusya’nın içindeki toplumsal ve kültürel değerlere karşı bir koruma önlemi olarak, hem de hükümetin LGBT+ haklarına karşı sert tutumunun bir parçası olarak yorumlanıyor.
Rusya, son yıllarda LGBT+ haklarına karşı uyguladığı katı politikalarla dikkat çekiyor. Hükümet, geçtiğimiz yıllarda, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konularında benzer yasa değişiklikleri ve yasaklar getirmişti. Bu yeni evlat edinme yasağı, Rusya’da cinsiyet değiştirme uygulamasının yasal olduğu ülkelerle olan ilişkileri etkileyebilir. İlgili yasa, Rusya’dan çocuk evlat edinmek isteyen yabancı ailelere yönelik ciddi kısıtlamalar getiriyor.
Yeni düzenlemenin bir diğer boyutu da, Rusya’nın evlat edinme sürecinde çocukların koruma ve bakımını ön planda tutma amacı taşıdığı iddiaları. Rusya hükümeti, yasağı, “çocukların sağlıklı bir ortamda büyütülmesini sağlama” gerekçesiyle savundu. Ancak, bu yasağın, aslında devletin LGBT+ bireylere karşı olan tavırlarını yansıttığı ve özellikle cinsiyet değiştirmeyi yasal olarak kabul eden ülkelerle olan ilişkilerin gerilmesine neden olacağı ifade ediliyor.
Evlat edinme yasağının, başta Batılı ülkeler olmak üzere, Rusya’nın cinsiyet değişikliği konusunda farklı görüşlere sahip ülkelerle olan diplomatik ilişkilerini zorlaştırması bekleniyor. Cinsiyet değiştirme yasağını kabul etmeyen ülkeler için ise evlat edinme süreci devam edecek. Ancak bu durum, Rusya’nın kendi içindeki insan hakları tartışmalarını da yeniden gündeme taşıyabilir.
Uluslararası çocuk hakları savunucuları ve LGBT+ hakları aktivistleri, yeni yasağın, çocukların en iyi şekilde büyütülmesini engelleyebileceği ve cinsiyet kimliği üzerinden ayrımcılığa yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bu gelişmeler, özellikle LGBT+ hakları ve insan hakları alanındaki uluslararası tartışmaları derinleştirecek gibi görünüyor.